Neyzen Tevfik

NEYZEN TEVFİK KOLAYLI
24 Mart 1879’da Bodrum’da doğan Neyzen Tevfik’in asıl adı Tevfik Kolaylı’dır. Babasının memleketi Bafra'nın Kolay nahiyesi olduğu için soyadı kanunuyla "Kolaylı" soyadını almış. Babası Rüştiye Mektebi muallimi Hasan Fehmi Bey, Annesi Emine Hanım’dır. Kendine özgü yergileri ve yaşam biçimiyle adını duyuran Neyzen Tevfik, babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında, usta bir neyzen olan Berber Kâzım'la tanıştı ve ondan ney dersleri almaya başladı. Aynı günlerde de, ilk sar'a nöbetini geçirdi.
Bu arada okulu bırakan Neyzan Tevfik’i babası yatılı olarak “İzmir İdadisi”ne yazdırdı. Ancak sar’a nöbetlerinin yeniden başlaması üzerine okulu tamamen bıraktı. Ney’e duyduğu derin sevgiyle İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Neyzen Tevfik, burada Tokadizade Şekip, Tevfik Nevzat, Ruhi Baba, ve Şair Eşref gibi pek çok ünlü isimle ile tanıştı ve onlardan Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça dersleri aldı. Şair Eşref, yalnızca dostu ve hocası olarak kalmayarak ona hicvin kapılarını da açtı. İlk şiiri bu günlerde, 13 Mart 1898'de “Muktebes” dergisinde yayımlandı.
1898 yılında, babası medrese öğrenimi için Neyzen’i İstanbul'a gönderdi ve Fethiye Medresesi'ne yerleştirdi. Ama Neyzen Tevfik, zamanını daha çok Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirdi. Bu arada Mehmet Akif Ersoy'la tanıştı ve Mehmet Akif, dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçıları ile tanışmasını sağladı. 1901 yılında, medrese giyimi olan cüppe ve şalvar yerine Akif'in verdiği setre pantolonu giymesi, akşamları medrese dışında kalması ileri-geri konuşmalara yol açınca, Fethiye Medresesi'nden ayrıldı. Önce Fatih'teki Şekerci Hanı'na, sonra da Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'na yerleşti. Bu arada babasını tanıyan ve daha sonra Şeyhülislam da olan Musa Kazım Efendi onu kendi derslerine kabul etti.
Onun sayesinde Neyzen Tevfik, Ahmet Mithat Efendi, Muallim Naci, Şair Şeyh Vasfi gibi edebiyatçılarla tanıştı. Mehmet Akif'le dostluğu süren Neyzen, Mehmet Akif'e ney öğretti; Mehmet Akif de Neyzen'e Arapça, Farsça ve Fransızca öğretti. Dost çevresi içinde artık İbnülemin Mahmut Kemal, Tevfik Fikret, Uşakizade Halit Ziya, Ahmet Rasim, Tanburi Cemil, Hacı Arif Bey, Yunus Nadi de vardı.
1900 yılında, gramofon ticaretini ilk yapanlardan Gülistan Plâk Mağazası sahibi Hâfız Âşir Bey'le bir plâk doldurma girişimi oldu. Neyzen aşırı içkili olduğu için güçlükle doldurulan plâklar yine de basılıp piyasaya verildi. 1949'da yayımlanan Azâb-ı Mukaddes'e yazdığı önsözde belirttiğine göre, "yüze yakın plâk" doldurmuştur.
Öte yandan istibdata karşı olan gençlerle Sirkecideki İstasyon Gazinosu ve Güneş Kıraathanesi'nde bir araya gelir; yurt sorunlarına ilişkin ve istibdat karşıtı konuşmalar yaparlardı. Güneş Kıraathanesi'ne gelip gidenlerden Ziya Şakir, bir gün, sözü Eşref'ten açıp Jön Türk hareketinin önderlerinden Ahmet Rıza'ya getirerek Neyzen Tevfik'i konuşturdu ve tüm düşüncelerini öğrendi, ardından da ihbar etti. Gözaltına alınan Neyzen, sıkıntı dolu bir sorgulamadan geçirildi. Bu arada, daha önce tam otuz beş kez jurnal edilmiş olduğunu öğrendi. On beş gün sonra da serbest bırakıldı.
Serbest kaldıktan sonra kendisini Beyoğlu meyhanelerine attı. Bu esnada Sütlüce Bektaşi Tekkesi'ne devam ederek Şeyh Mümin Baba'dan nasip aldı. Siyasi baskının artmasından sonra yurt dışına gitmeye karar verdi ve 1902 yılında Mısır'a gitti.
Neyzen Tevfik'in Mısır'da geçen yıllarına ilişkin olarak gerçekle gerçek olmayanı birbirinden ayırmak neredeyse imkansız. Ama geçimini neyi ile sağladığını ve hicvetmeye devam ettiği biliniyor. Mısır’da bir arkadaşı ile Neyzenler Kahvehanesi açıp işletti. Özbekiye Saz Bahçesi'nde çalarken plâk da doldurdu. Jön Türklerle ilişkili, bir dost toplantısında sarhoşlukla tabancasını ateşlediği ve duruşmada yargıca "haksızlık yapıyorsunuz" dediği için altı ay hapse mahkûm edildi. Ancak yaptığı itiraz kabul edildiği için bir buçuk ay yattıktan sonra özgürlüğüne kavuştu. Bu arada Feride adlı Lübnanlı bir kadınla iki ay birlikte yaşadı.
II. Abdülhamit için yazdığı "Abdülhamid'in Ağzından Bir Nutk-ı Hümâyun" adlı hicvini İstanbul Kıraathanesi'nde okuyunca tutuklanmak istendi fakat çevrenin işe karışması ile kurtuldu. "Türk Aydınlarının Mısır Hidivi Hakkındaki Düşünceleridir" başlığı ile gazetelerde yayımlanan yazı nedeniyle hakkında tutuklama kararı verildi. Kurtulmak için de "Kaygusuz Sultan" adlı bektaşi tekkesine sığındı.
II. Meşrutiyet'in ilânıyla Mısır'dan ayrıldı ve İzmir'e döndü. Daha sonra da İstanbul’a geçti. Çemberlitaş'ta bir han odasına yerleşen Neyzen Tevfik, seyretmek için gittiği ve Ferah Tiyatrosu'nda sergilenen "Sabah-ı Hürriyet" adlı oyunun İttihat ve Terakki'ce yasaklanması üzerine yaptığı konuşma yüzünden tutuklandı. Ardından kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı.
Neyzen Tevfik 1910 yılında "sarıklı bir zâtın kızı olan Cemile hanımla", kardeşinin ve babasının karşı çıkmasına karşın, annesinin ısrarı ile evlendi ve bir kızı oldu. Ancak yürümeyen evliliği, kızı Leman henüz üç aylıkken kayınbabasının eşini alıp götürmesiyle son buldu.
I. Dünya Savaşı yıllarında, Askeri Müze'nin kurucusu Muhtar Paşa'nın emrinde ve Mehterbaşı olarak askerlik yaptı. Düzenle başı hoş olmayan Neyzen Tevfik, herhangi bir meseleden dolayı Muhtar Paşa ile kavga etti ve askerden çıkarıldı. Daha sonra, dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın yalısında Mehter takımının verdiği konseri izleyen Almanya'nın Romanya'daki Kuvvet komutanının ilgisini çekti. Bazı kaynaklarda da onun çağrılısı olarak Romanya'ya gittiği yazılır. Romanya'da piyano eşliğinde konser verdi.
1919 yılında, ilk kitabı “Hiç”i yayınlandı.
1923 yılında Ankara'ya gitti ve kardeşi Şefik Kolaylı'nın yanında 4-5 ay kaldı. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'i yücelten şiirler yazdı bu sırada. 1924 yılında, arkadaşı Hasan Sâit Çelebi'nin de yardımları ile yazdıklarını “Azâb-ı Mukaddes” adı altında forma forma yayımlamaya kalkıştı ancak girişim başarılı olmadı ve iki formadan sonra noktalandı.
1926 yılında Atatürk'le tanışan Neyzen Tevfik, 1927 yılında sa'ra nöbetleri ve alkol yüzünden artık sık sık gideceği Toptaşı Tımarhanesi ve Zeynep Kâmil Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı. 1928 yılında, ski dostu Mehmet Akif'i görmek için tekrar Mısır'a gitti ve bir yıla yakın bir süre yanında kaldı.
1930’lu yıllarda, ekonomik destek olsun diye, Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ'ın girişimi ile Konservatuvar'da görevlendirildi. 1940’lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi Duman'ın aracılığı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin 21 nolu koğuşu ona ayrıldı. İstediği zaman gelir, yatar, dinlenir ve çıkar giderdi. Rahmi Duman, Neyzen Tevfik'le ilgili şunları yazmış; "Onu yakinen tanımak mazhariyetine 1932’de erdim. O tarihte genç bir asistan olarak Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki 18 numaralı serviste (ehline) açmış olduğu şiir ve felsefe kürsüsünün hevesli ve usanmak, yılmak bilmeyen bir talebesi olmuştum."
9 Mart 1946'da, basın yararına düzenlenen bir konserde ney çaldı ve yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüledi. 1949 yılında, dostlarından İhsan Ada, Neyzen Tevfik'in eserlerini, onun gözetimi altında, “Azâb-ı Mukaddes” adı ile kitaplaştırdı. 1951 yılında “Onu Affettim” adlı bir filmde önemli bir rolde gözüken Neyzen Tevfik, “Ağlayan Şarkı” adlı bir başka filmde ise, Suzan Yakar'la oynadı.
1952 yılında, arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu'nda jübilesini yaptı. 1930'larda İstanbul Belediye'sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen'in düzenli bir geliri hiç olmadı. Neyzen Tevfik'in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953'de son buldu. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılındı. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurdu. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladılar Neyzen'i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…
Ne hayatı, ne dünyayı, ne de kendisini "hiç" kavramıyla ifade etmek değildi onun yaptığı. O, karşıtlıkların birbirini var ettiği algılayışımızda, var oluş derinliğinin sarhoşluğu içinde arayışını sürdürürken “Hiç” olanı fark etmişti. Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle ittiği şeylerdendi. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında baş kaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.
Ercan IRMAK
Ercan Irmak , 1956 yılında Eskişehir doğumludur.İlk müzik sevdasına küçük yaşlarda kaval ile başladı ve bu yetenek ve müzisyenlik hevesi onu önce Bursa'ya sonra da İstanbul'a attı.İlk zamanlarda neyzen Aka Gündüz Kutbay'dan faydalandı ve Ney enstrümanına merak saldı. Daha sonra çeşitli nefesli enstrümanlarla kendini geliştirerek müzik piyasasında ünlü Sanatçılarla çalışmaya başladı.
Ercan Irmak, çeşitli sanatçıların stüdyo kayıtlarına ney, kaval, zurna, mızmar, shakuachi gibi enstrümanlarla katılmaya başladı.
İstanbul, Antalya, Bursa Devlet Senfoni Orkestraları'na ve CRR Senfoni Orkestrası'na solist olarak katıldı. İlyas MİRZAYEV ile birlikte hazırladıkları Ney Konçertosunu; Prof. Saim AKÇIL yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası ile İstanbul , Ankara, İzmit, İzmir, Bursa'da ve yurtdışında; Japonya, Bakü, Almaata, Bişkek, Taşkent, Selanik ve Brüksel'de seslendirdi. Piyanoda İlyas MİRZAYEV ile Berlin Filarmoni Orkestrası'nın konser salonunda ve Viyana'da Klasik Türk Müziği eserleri ve Anadolu ezgilerini seslendirdi.
Hamburg, Londra ve İstanbul Aya İrini konserlerinde; MİRZAYEV'in hazırladığı, Şef Howard GIRFFITHS yönetimindeki London Mozart Players Orkestrası ile Güher ve Süher PEKİNEL kardeşlerin de solist olduğu, "Janus in Orient" adlı eserde solist olarak Ney üfledi.
Ney konçertosunu; 20 Ocak 2006'da Şef Fahrettin KERIMOV yönetiminde, Bursa'da, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası ile, 6 - 7 Nisan 2006'da Şef Naci ÖZGÜÇ yönetiminde Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile seslendirdi.
Şef Saim AKÇIL yönetimindeki, Tefken Filarmoni Orkestrası'nın verdiği konserlerde; İlyas MİRZAYEV'in hazırladğı Üç Denizin Senfonisi'nde, 2 Ekimde Bürüksel'de 4 Ekimde Paris'te 5 Ekimde Berlin'de solist olarak Ney üfledi.
Sanatçının,Dergah ,Ses ve Nefes,Aşk İmkansız adlı Üç Albümü bulunmaktadır.
Neyzen Ercan Irmak günümüzde Ney sazının tanınması için bir çığır açmıştır. Yaklaşık 30 yıldan beri, üretilen albümlerin ney partisyonlarına çoğunlukla Ercan Irmak eşlik etmiştir.Bunun en önemli nedeni,Neyi son derece yumuşak üflemesidir. Sesler arasındaki denge diye hitap edilen entenasyon kendisinde mükemmel seviyededir.Kendisi bir Stüdyo müzisyenidir ve takdir edersiniz ki bu tür müzisyenker çok az sayıda yetişmektedir.
Ercan Irmak: Hint, Arap, Halk Müziği, Caz, Klasik Batı Müziği ve Orta Asya müziklerini de çok dinlemiş ve bu türlerden çeşitli nağmeleri de sazına taşıyabilmiştir.Bu çok yönlülük özelliği ile Ercan Irmak bir ekol olmuştur.
Sanatçı, Kültür Bakanlığı Devlet Modern Folk Müziği Topluluğu'nda Ney sanatçısı olarak görev yapmaktadır.
Dokuz yıldan daha fazla zamandır ney üfleyen veya lisans düzeyinde ney öğretimi almış olan neyzenlere ayrılmış bir bölümdür.
|
A link that is reserved for neyzens who have played the ney for more than nine years or who have received academic ney training.
|
Abdullah Şen
Adnan Yavuz Ballıoğlu
Ahmed Şahin
Ahmet Coşar
Ahmet Çalışır
Ahmet Gürsel
Ahmet Karcıoğlu
Ahmet Kaya
Ahmet Yakuboğlu
Ahmet Yarlıgaş
Ali Ender Erkmen
Ali Erol
Ali Naki Gündoğdu
Ali Ortapınar
Ali Osman Alaca
Ali Sarıgül
Ali Sorgulu
Ali Tan
Ali Ünal
Alper Dizibüyük
Arif Erdebil
Atillâ Ülkü
Aykut Tosun
Aziz Şenol Filiz
Başar Dikici
Bekir Ayan
Bilgin Canaz
Burcu Karadağ
Bülent Çelikel
Bülent Koyuncu
Cahit İnce
Çağın Aydın
|
Emrah Hatipoğlu
Emre Pınarbaşı
Ender Barış
Ercan Irmak
Ercan Mansur
Erdal Yollu
Erdinç Aydın
Ergün Sönmez
Erhan Yüksek
Fatih Kabakcı
Fatih Koca
Fatih Topaloğlu
Fatih Yıldız
Ferit Bulut
Fikret Toksözlü
Furkan Opanoğlu
Gökhan Erik
Gökhan Önder
Hakan Altıntaş
Hasan Sevgili
İbrahim Çoban
İbrahim Erten Paker
İbrahim Harmancıklıoğlu
İbrahim İskender Pekgeçgil
İlhan Barutcu
İlhan Bozdana
İlhan Gülgeç
İlmiye Mercan
İsmail Acar
İsmail Hakkı Nur
İzzet Çiçek
Kaşif Demiröz
|
Kerem Tufan
Kım Sanders
Kuday Şahinalp
Luca Bonvını
Mahmut Bolkar Öztekin
Mahmut Reşit Koca
Mehmet Ali Özakbaş
Mehmet Bildik
Mehmet Can
Mehmet Demirayak
Mehmet Dönmez
Mehmet Özbey
Mehmet Yıldız
Melek Sarısaray
Michalis Cholevas
Mithat Karakelle
Mustafa Büyükipekçi
Mustafa Tufan Kaya
Mustafa Yılmaz
Münir Ergi
Necdet Özkılavuz
Necmi Hatipoğlu
Neil Siegel
Nihat Ozan Köroğlu
Niyazi Sayın
Nuri Özkan
Nurullah Kanık
Oğuz Kaan Birhekimoğlu
Orkun Tarakçı
Osman Şükrü Bezirci
Osman Yıldız
Ömer Bildik
|
Ömer Erdoğdular
Ömer Faruk Tekbilek
Ömer Nasuhi Coşkun
Önder Üstün
Özcan Ünsal
Özer Yavaş
Pelin Başar
Peter Daverington
Recep Yaparel
Sadreddin Özçimi
Salih Bilgin
Selahattin Kuzkun
Selim Gümüş
Semih Gümüş
Serkan Çakır
Serkan Kamacı
Servet Arda
Sezgin Bademli
Süleyman Yardım
Tahir Korucu
Talay Doğan
Tamer Devran
Timuçin Çevikoğlu
Tuba Özyol Demiröz
Tutku Yıldırım
Volkan İncüvez
Volkan Yılmaz
Yalvaç Emre Aktaş
Yavuz Akalın
Zeki Sözen
|
|
|
|